ZORUNLU GİRİŞE ZORLU ÇIKIŞ
Bireysel emeklilik sistemi katılımcıları sistemde mümkün olduğunca uzun süre tutmayı amaçladığından girmesi kolay, çıkması zor bir yapıya sahip. Bu anlaşılabilir bir şey. Zaten gönüllü BES tarafında giriş aidatı da bu yüzden var. OKS tarafında ise mevcut haliyle giriş aidatı yok. Yönetim gider kesintisi yok. Çalışanları teşvik etmek için fon işletim giderleri %0,85’te tutulmuş. Teşvikler artırılmış. Çıkışta uygulanan bir ceza yok. Çalışan birikimini dilediği zaman alarak, sistemden ayrılabiliyor. Yani gönüllü BES’e göre sisteme girmesi de çıkması da çok daha kolay bir uygulama. Ancak gerek eski deneyimlerden kaynaklanan toplumsal hafıza, gerek gelir yetersizliği, gerekse de sistemi tam olarak anlatamayışımız nedeniyle, çalışanları sistemde tutamıyoruz. İki yılda beş milyon katılımcı ve 5,7 milyar birikim sağlandı. Sistemde dahil ettiğimiz ancak tutamadığımız yaklaşık on milyon kişi var.
ZORUNLU OKS
Yurtdışında işveren katkısının olduğu uygulamalarda işveren katkısı ve çalışan katkısı ayrı hesaplarda takip ediliyor. Bazı uygulamalarda çalışan kendi katkısına belli şartlarda ulaşabilirken, bazı uygulamalarda emeklilik ve maluliyet dışında çalışan kendi katkısına da, işveren katkısına da emekli olmadan ulaşamıyor. Bizde nasıl bir uygulama tercih edilecek henüz net değil. Açıklamalardan anlaşıldığı kadarıyla;
-Sistem zorunlu olacak, işveren katkısı sağlanacak. Bunun için işsizlik sigortasına işveren payı olarak ödenen tutarın bir kısmının sisteme aktarılacağından bahsediliyor.
-Devlet katkıları devam edecek.
-Çalışanın katkısının maaşa göre artacağı ifade ediliyor. Hali hazırda uygulanan sistemde bütün çalışanlardan aynı oranda %3 kesinti yapılıyor. Burada belki ücretlerde belli aralıklarda farklı oranlar uygulanması söz konusu olabilir.
-Çalışanlar istediği zaman sistemden çıkamayacak. Belli koşullarda kısmı çıkış hakkı olabileceği dile getiriliyor. Ancak koşulların neler olduğu ve hangi zaman şartlarına bağlı olduğu konusunda henüz bir açıklama yok.
-Buna ilave olarak uzmanlar, emeklilik yaşının da artabileceğini, halen uygulanmakta olan 56 yaş sınırının böyle bir sistem için erken olduğunu belirtiyorlar.
İŞVEREN KATKISI
Ülkemizde bazı bankalarda ve şirketlerde çalışanlar adına işveren tarafından hayat sigortası primi ödenmesi söz konusu. Çalışanın ücretinden kesildiği kadar işverenden de prim kesiliyor. Çalışanlar bu sistemden gayet mennun idi. OKS’de de, sisteme işveren katkısının dahil edilmesi aslında çalışanların lehine olan bir durum. Ancak işveren katkısının dahil edilmesi halinde, belli şartlar haricinde, çalışanlar sistemden çıkamayacaklar. Bu nedenle çalışanların ve işverenlerin temsilcileri ile kamunun bir araya gelerek tarafların istek ve beklentilerini dikkate alan bir sistem kurgulanmalı. Çalışanların sisteme güven duymasını sağlayacak önlemler alınmalı.
KIDEM TAZMİNATI KONUSU
OKS’ye girişin zorunlu olacağı bir sistemin kıdem tazminatıyla birlikte gündeme getirilmesi OKS’nin gölgede kalmasına neden oldu. Kıdem tazminatı konusu gerçekten çok uzun yıllardır üzerinde tartışılan, ancak tarafların üzerinde uzlaşı sağlayamadığı bir konu. Kıdem tazminatlarının bir fonda biriktirilmesi işveren tarafını da, çalışan tarafını da memnun etmiyor. İşveren daha önce şirket içinde tuttuğu ve işletme sermayesi olarak kullandığı kıdem tazminatının şirket dışına çıkarılması fikrine hoş bakmıyor. Çalışan da kıdem tazminatı hak etme koşullarının ağırlaştırılması ve tazminat tutarının düşürülmesi fikrine karşı çıkıyor.
SİSTEM KAZANDIRMALI
OKS’de işveren katkısının tartışıldığı bu günlerde getiri tarafında da, yeni düzenlemelere gidilmeli. Gelir garantili fonlar, enflasyona endeksli getiri sağlayan ürünler, fonlar geliştirilmeli. Ülkemizde ilk defa uygulanacak olan enflasyona endeksli mevduat hesapları sisteme entegre edilebilir. Böylece hem ürün çeşitliliği sağlanır, hem fona mesafeli duran çalışanlar mevduata yönlendirilir, hem de fon işletim gideri kesintisi olmayacağından çalışan net getirisini direk olarak hesaplarında görebilir. OKS’ye özel mevduat uygulaması aynı zamanda bankacılık sistemimizin vade uyumsuzluğu sorununa da çare olacaktır.
Diğer taraftan sistemin giderlerinin düşürülmesi gerekiyor. OKS’de fon işletim giderleri gönüllü BES tarafına göre daha düşük. Tamam ama, çalışanların ücretlerinden yapılan kesintilerle biriken fonların giderleri daha da düşük olmalı. Tabi ki bireysel emeklilik şirketleri ve portföy yönetim şirketleri de kazansın. Kimse buna itiraz edemez. Ancak öncelikle katılımcılar kazanmalı. Hiç olmazsa enflasyon üzerinde bir gelir ortalaması yakalayabilmeleri gerekir. Gelir kazandıran bir mecrada bütün katılımcılar kalmak ister, hele bir de işveren ve devlet katkıları da kazandırırsa.
TEFAS benzeri bir sistemin BES tarafında da uygulanması şart. Çalışan sisteme dahil olduğu BES şirketinin fonlarına mahkum olmamalı. Sistemdeki bütün fonlar arasından seçim yapabilmeli. Böylece kötü yönetilen fonlar kendiliğinden elenecek ve sistemin toplam verimliliği artacaktır. Portföy yönetim şirketleri içinde de, verimlilik artacak, gerçekten getiri yaratabilen şirketler ve portföy yöneticileri sistemde var olabileceklerdir.
*Para Dergisinin 5-11 Mayıs 2019 haftasında yayınlanmıştır.