TSPB YENİ BİR BİRİKİM MİMARİSİ ÖNERİYOR
Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) bir üst kuruluş olarak sermaye piyasalarında işlem gören banka, aracı kurum, portföy yönetim şirketleri ve yatırım ortaklıklarını çatısı altında topluyor. Misyonu sermaye piyasalarının gelişimine ve dolaylı olarak ülke ekonomisine katkıda bulunmak. Piyasaları bilen, tanıyan bir çatı kurumu olarak birliğin BES konusunda da önerileri var. Sistemin daha iyi getiri sağlayacak bir mimari yapıya kavuşması için çalışmalar yapıyorlar. Hazır tamamlayıcı BES ve kıdem tazminatlarının BES’e aktarılması gündemdeyken, piyasanın içinden bir bakış açısıyla BES’in yeniden kurgulanmasına katkıları olabilir. Daha iyi bir BES, katılımcıları sistemde daha uzun süre tutan ve katılımcıları mutlu edecek bir gelir sağlayan sistem demektir. Şimdi bakalım TSPB nasıl bir BES öneriyor:
BES MİMARİSİ DÖNÜŞMELİ
‘BES modelinin mevcut yapısı nedeniyle ortaya çıkan sonuçlar (sistemden erken çıkma, beklentileri karşılamayan getiri, yetersiz birikim seviyesi, birbirine benzer çokça fon olması, sisteme aldıktan sonra katılımcıya yönlendirme yapan olmaması gibi) katılımcıları, düzenleyici kurumları, emeklilik şirketlerini, portföy yönetim şirketlerini, yani sistemdeki kimseyi memnun etmiyor.
Bu hoşnutsuzluğun arkasında yatan nedeninin mevcut sistemin kurgusundaki mimari hata olduğuna inanıyoruz. Mevcut durumda plan katılımcıları, kendi BES şirketinin fonlarını portföylerine (kendi kararlarıyla) almaktadır. Katılımcıların söz konusu fonların özelliklerini, fonların birbirleriyle korelasyonunu, uzun vadeli getirilerini bilmesi ve buna göre kendi kararlarını vermesi beklenmektedir.
Bu modelin iki temel sorunu bulunmaktadır. Birincisi katılımcının rasyonel kararı verebilecek finansal okuryazarlığı bulunmamaktadır. İkincisi katılımcı sadece planının bulunduğu BES şirketinin sunduğu emeklilik yatırım fonları arasından seçim yapmaktadır. Böylece ortaya, %90’ı sisteme ilk girdiği anda seçtiği fonda kalan, değişiklik haklarını hiç kullanmayan, ekonomiyi, finansal araçların birbiri ile etkileşimini, portföy yönetimini ve bunun sınırlarını genelde bilmediği için mutsuz olan ve sistemden ortalama 3 yılda ayrılan bir katılımcı profili çıkmaktadır.
VARLIK DAĞILIMI MİMARİSİNE GEÇİLMELİ
Özel emeklilik uygulamalarında başarısını kanıtlamış pek çok ülkede, emeklilik yatırımları “fon seçimi ve yönetimi” modeliyle değil “varlık dağılımı” modeliyle yönetilmektedir. Bu modelde, katılımcıların yaşı, risk algısı, vade tercihi, nakit ihtiyacı, vergi düzeyi gibi kısıtları dikkate alınır. Katılımcılar fon seçimi yapmaz, kendilerine uygun varlık dağılımı önerilir.
Bizim önerdiğimiz mimaride, risk profil anketi sonucunda ortaya çıkan sonuca göre en uygun varlık dağılımı ile katılımcı eşleştirilmekte, yani katılımcı varlık dağılımı seçimi bile yapmamaktadır. Katılımcının yaşı zaman döngüsü içinde ilerledikçe, sistem otomatik olarak onu farklı varlık dağılımlarına ilerletecektir. Ancak katılımcı isterse her aşamada varlık dağılımını kendisi değiştirebilmektedir.
BES ŞİRKETLERİ BAĞIMSIZ FİNANSAL DANIŞMAN OLARAK KONUMLANMALI
Bizim önerdiğimiz mimari yapıda emeklilik şirketlerinin konumlanması, katılımcıyı sisteme dahil eden, onu anlayan, onun beklentilerine uygun olarak varlık dağılımları oluşturan; katılımcının risk, getiri tercihleri, yaşam döngüsü değiştikçe onun birikimlerini farklı varlık dağılımları ile ilişkilendiren birer bağımsız finansal danışmandır. Mevcut mimaride böyle bir kurum bulunmamaktadır.
Emeklilik şirketleri, yüzlerce fonun olduğu bir evrenden istikrarlı şekilde en iyi performansı gösteren fonları seçerek çeşitli varlık dağılım sınıfları oluşturacaktır. Böylece, emeklilik şirketleri arasında iyi varlık dağılımı sınıfları oluşturma, katılımcıları doğru varlık sınıfları ile ilişkilendirme, katılımcıları anlama ve onları takip etme üzerinden bir rekabet ortamı oluşacaktır. Yarattıkları bu katma değer üzerinden gelir elde edeceklerdir.
FONLAR REKABETE AÇILMALI
Emeklilik şirketlerinin en iyi fonları seçmeye çalışma hedefi, doğal olarak, fon sektöründe de rekabet ortamı yaratacaktır. Portföy yönetim şirketlerinin kurduğu fon çeşitlendirmeleri artacak, kötü performans gösteren fonlar sistem dışına çıkacaktır. Dolayısıyla, portföy yönetim sektörü de doğru fon oluşturma ve yönetme sonucu yarattığı katma değer üzerinden gelir elde edecektir.
Bu modelde, geçtiğimiz yıllarda gündeme gelen fon sayılarının azaltılması değil, tam tersine fon sayılarının çok daha fazla olması önerilmektedir. Ancak, aynı zamanda fon çeşitliliğinin artırılması hedeflenmektedir. Bu noktada düzenleyici kurumlarımızın da esnek olması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü varlık dağılımları oluşturulurken ülke riskimizin de çeşitlendirilmesi gerekecektir. Bu nedenle yabancı varlıklara yatırım yapan fonların da kurulabilmesi ve planlara dahil edilebilmesi sağlanmalıdır. Varlık dağılımına dahil edilen bu tip fonlar yoluyla, katılımcının memnuniyeti artacak, böylece daha uzun süre boyunca sistemde kalması sağlanarak toplam etki artacaktır.
Bu modelde emeklilik şirketleri yaratıkları katma değer karşılığında katılımcıların varlıkları üzerinden gelir elde edecek; portföy yönetim şirketleri ise iyi yönettikleri fonlar üzerinden fon yönetim geliri elde edecektir.
YENİ MİMARİ GÜÇLER AYRILIĞI İLKESİNE DAYANMALI
Mevcut mimaride fon kurucusu ve yöneticisi bulunmakta, ancak fon performansını değerlendirecek bir organ bulunmamaktadır. Yani, “güçler ayrılığı” ilkesinin “yargı” işlevi bulunmamaktadır. Mevcut modelde katılımcılar, performansının iyi veya kötü olmasına bakılmaksızın sadece planının bulunduğu emeklilik şirketinin kurmuş olduğu emeklilik yatırım fonları arasından, seçim yapmak durumundadır. Söz konusu fonların performansının kötü olması durumunda katılımcıların yapabilecekleri ya sistemden çıkmak ya da planını başka bir emeklilik şirketine aktarmaktır (bu durumda da yine aynı sınırlama ile karşı karşıya kalacaklardır).
Önerilen modelde ise “güçler ayrılığı” ilkesinin “yargı” işlevi de tanımlanmaktadır. Bu işlevi emeklilik şirketi yerine getirecektir. Çünkü, bireysel emeklilik şirketi mevcut fon evreni içerisinden optimal fonları ve portföy yönetim şirketlerini değerlendirerek (yargılayarak) katılımcıya sunduğu varlık dağılımlarının içerisine ekleyip eklememeye karar verecektir. Böylece bu modelde güçler ayrılığı ilkesi, kurucu/yönetici (portföy yönetim şirketi), saklayıcı (banka) ve yargılayıcı/değerlendirici (emeklilik şirketi) tam anlamıyla yerine getirilmiş olacaktır. Bu model fon performanslarının ve portföy yönetim şirketlerinin bağımsız olarak yargılanması sonucunu getirdiğinden “hesap verebilirlik ilkesine” de daha iyi hizmet edecektir.
HEDEFLİ YATIRIM HESABI TANIMLANMALI
Emeklilik modellerinin temel amaçları arasında, kişilere emeklilik dönemlerinde bir gelir sağlamak olduğu kadar, özellikle bizim Ülkemiz açısından, yurt içi tasarrufların artırılması makro hedefi de bulunmaktadır.
Ancak, Ülkemizdeki gibi demografik yapısında genç nüfus ağırlığı yüksek olan bir yerde, emeklilik hedefinin yanında, insanları birikim yapmaya yönlendirecek başka hedefler de tanımlanmalıdır. Çünkü emeklilik hedefi ortalama yaşın altındaki bireyler tarafından algılanamamaktadır. Bu kapsamda kişilerin tüketim amaçları merkeze alınarak kurgulamış bir "Hedefli Yatırım Hesabı" uygulamasının hayata geçirilmesi önerilmektedir.
Ülkemizdeki tüketim harcamaları konut, eğitim, sağlık, ulaşım, sosyal harcamalar gibi başlıklarda yoğunlaşmaktadır. Bu hedeflere ulaşmayı sağlayacak bir yatırım modeli kişileri birikim yapmaya teşvik edecektir. Örneğin, hedefi cep telefonu almak, çocuğunun eğitim giderini karşılamak, hacca gitmek, araba almak vs olan bir kişi, aynı emeklilik sisteminde olduğu gibi, bir plana katılarak birikim yapacaktır. Bu plan üzerinden elde ettiği getiriler vergiden muaf olacaktır. Hatta oluşturduğu birikimle yapacağı harcamanın tüketim vergileri de sıfır olacaktır. Böylece, emeklilik sisteminde devlet katkısı ile doğrudan sağlanan teşvik, hedefli yatırım hesabı sisteminde tüketim vergileri ile dolaylı olarak sağlanacaktır.
Katılımcıyı, emeklilik şirketini, portföy yönetim şirketini, devletimizi mutlu eden; ekonomimizin ihtiyacı olan birikimleri yatırımlara yönlendiren, yani kamu yararını öne çıkarmaya çalışan mimari değişiklik önerimizin tartışılmasını istiyoruz. Katkımız olabilirse ne mutlu.’
Para Dergisinin 19-25 Mayıs 2019 haftasında yayınlanmıştır.