BES’E ALTIN DESTEĞİ
Hep söylendiği gibi, BES uzun vadeli bir yatırım sistemi. İlk defa ülkemizde bu kadar uzun vadeli bir yatırım seçeneği uygulanıyor. 18 yaş altının da sisteme dahil olmasıyla, 56 yıl sürebilecek bir yatırımdan söz ediyoruz. Dile kolay, yarım yüzyıl. Bu kadar uzun vadeli yatırım söz konusu olduğunda, borsadaki günlük dalgalanmaların, seçimlerin, krizlerin pek bir önemi kalmıyor. Önemli olan ülkenin uzun vadeli sürdürülebilir ekonomi patikasında kalması. Bu patika sayesinde yatırım araçları belli marjlar aralığında dalgalansa da reel getiri üretmeye devam edecektir.
Ülkemizin en büyük sorunlarından birisi enflasyon. Nisan ayı enflasyonu yüzde 2,39 iken yıllık enflasyon yüzde 43,68 olarak gerçekleşti. Enflasyon görünmez bir el gibi, birikimleri, yatırımları eritiyor. Hane halkının en büyük endişesi birikimlerini enflasyona yem etmemek. Ama ne mümkün, faizler enflasyon seviyesinin altında, borsa düşüşte, döviz sıkıntılı. Son bir aylık dönemde bireysel emeklilik sisteminde para girişi olan fonlara bakıldığında kıymetli maden fonları ve dış borçlanma araçları fonlarının ilk sıralarda olduğu görülüyor. Getirinin zayıfladığı bu dönemde katılımcıların döviz cinsi varlıklara ve özellikle altın cinsi varlıklara ağırlık verdiği söylenebilir.
BES’TE ALTIN SEVGİSİ
BES katılımcıları altın fonlarına yatırımı çok seviyor. Bu sevgide altının, halkın geleneksel yatırım aracı olması birinci etken iken, ikinci olarak faizsiz getirisi nedeniyle muhafazakar yatırımcılar tarafından tercih edildiği söylenebilir. Bunların üstüne bir de devlet katkısı olanağı sunulması, BES’te altın yatırımını bir adım öne çıkarıyor. Bütün dünyada altının getirisi sadece uluslararası piyasalardaki fiyat artışlarından kaynaklanıyor. Altın yatırımı yapanlar herhangi bir faiz, kar payı gibi getiri elde edemiyorlar. Halbuki BES katılımcıları bir taraftan geleneksel yatırımlarını sürdürürken, üzerine yüzde 30 da devlet katkısı alıyorlar. Devlet katkısı etkisi, yastık altındaki altının sisteme çekilmesi konusunda da etkili oluyor. TAKASBANK verilerine göre BES havuzundaki altın yatırımları yüzde 30’a ulaşmış, görünüyor. Bu da neredeyse her on liralık BES yatırımının 3 lirasının altın yatırımında olduğunu gösteriyor.
ALTIN FONLARININ GETİRİSİ
Aşağıdaki tabloda altın fonlarının ve hisse senedi fonlarının ortalama getirilerinin birbirleriyle ve TÜFE ile karşılaştırılması yer alıyor. (Veriler: egm.org.tr) Bu tabloya göre hisse fonlar ve altın fonları son beş yıllık dönemde ciddi getiri sağlamış. İşin güzel tarafı ise hem hisse fonların ortalama getirisi hem de altın fonlarının ortalama getirisi TÜFE’yi yenerek, reel getiri sağlıyor.
ALTINDA HEDEF
Altının fiyatı uluslararası piyasalarda belirleniyor. Kendi getirisi olmadığından faizlerdeki yükseliş eğilimi genellikle altın fiyatı için olumsuz olarak değerlendiriliyor. Ancak özellikle ABD’de durgunluk endişeleri ve hisse senedi piyasalarındaki yatay hareketlilik altın yatırımını öne çıkarıyor. Her ne kadar FED altın fiyatlarının yükselişinden mutlu olmasa da, özellikle fonların altın yatırımları artıyor.
İçeride ise altın fiyatını belirleyen unsurlardan biri de döviz kuru. Döviz kurundaki olası yukarı yönlü hareketler altın fiyatını da yukarı çektiğinden, hisse senetleri piyasasının düşüş eğiliminde olduğu bu dönemde yatırımcılar altında beklemeyi tercih ediyorlar.
Peki, altının ana getiri unsuru olan ‘ons’ da durum ne? Grafikler neye işaret ediyor? Aşağıdaki grafik altın fiyatlarının 1915-2023 aralığında Amerikan’ın enflasyonu da dikkate alınarak hazırlanmış. Buna göre altın tarihi zirvesini 1980’de 2600 seviyelerinde yapmış. 2011’de 2300’lerde oluşan zirveden sonra düzeltmeye giren altında en son 1,420’lerde destek bulunmuş. Yeniden zirveye yönelen altında 2080’lere kadar oluşan atak şimdilik satışlarla karşılanmış görünüyor. Bugünlerde 2000 seviyesinin altına kayan bir hareket izleniyor. Ancak gram altında dolar/TL paritesi nedeniyle geri çekilme sınırlı seviyelerde kalıyor. Ons altında 2011 yılından bu yana oluşan ve çanak-kulp görünümüne dönüşen formasyonun hedef seviyesi 3,000 seviyelerinde. Bu da altında beklentileri canlı tutsa da altının trendleri daha uzun zaman dilimlerinde gerçekleştiğinden formasyon hedefine ulaşması da 8-10 yıllık bir dönemi bulabilecektir. Peki, daha kısa vadede olumsuz senaryoda ne olur? 2020,2022 ve 2023’te üç kez denenen ama geçilemeyen zirve seviyesinin güçlü bir direnç olduğu test edildiğinden 1990 seviyelerinin aşağı kırılması halinde önce 1960 sonra 1940 seviyelerine doğru bir geri çekilme izlenebilir.
**Para Dergisi’nin 21 Mayıs-27 Mayıs 2023 tarihli sayısında yayınlanmıştır.