BES FONLARINDA KELEBEK ETKİSİ

BES FONLARINDA KELEBEK ETKİSİ

Amerika, Avrupa, Japonya ve İngiltere merkez bankaları genişlemeci politikalarla piyasaları paraya boğuyor. Geçtiğimiz 10-15 yılda piyasalardaki para bolluğu dünya finans piyasalarında önce petrol fiyatlarını 28 dolardan 150 dolara taşıdı. Ardından altın fiyatları 300 dolarlardan 1900 dolara dek süren çıkışını sürdürdü. Daha sonra gayrımenkul fiyatları dünyanın her köşesinde yükselişe geçerken, şimdi de hisse senetleri fiyatları yükseliyor. 

ABD’de FED’in (ABD Merkez Bankası) bilançosu 1 trilyon dolardan 4 trilyon dolara çıkarken, faizler de geriledi. ABD tahvil faizleri 2000’lerin başlarında %6 iken, şimdilerde faizler %3 seviyelerinde. ABD tahvil faizleri dünyanın her yerinde faizleri etkileme gücüne sahip. Çünkü dünya ticaretinin %60’nın ABD doları ile yapıldığı tahmin ediliyor.

Diyebilirsiniz ki, ne alakası var bizim BES fonlarıyla ABD tahvil faizlerinin. Görüntüde herhangi bir ilgisi, alakası yok. Kapalı bir ekonomi olsaydık, ihracat, ithalat yapmasaydık, yurtdışından borçlanmasaydık, şirket almasaydık ya da şirket satmasaydık, bizi gerçekten de ilgilendirmeyecekti ABD faizleri. Ama globalleşmeyle birlikte ki, bizde bu sisteme 1980’lerden sonra entegre olduk, dünyanın her yerindeki faizler, bizdeki faizleri de ilgilendiriyor. Çünkü dışarıdan borç alıyoruz, mal satıyoruz, mal alıyoruz.  Bu nedenle global piyasalarda kelebek etkisi çok şiddetli hissedilebiliyor. Sermayenin finansal piyasalardaki akışkanlığı, para giren piyasaların hızla yükselmesine, para çıkan piyasaların da çöküşüne neden olabiliyor.

Globalleşmenin etkisi

1980’lere kadar nisbeten kapalı bir ekonomi olan Türkiye ekonomisi, 1980’lerden sonra sermaye piyasalarıyla ilgili düzenlemeler yaptı. Menkul kıymetler borsası açıldı. 1990’lardan sonra Avrupa birliği ile ilişkiler konusunda ilerleme kaydedildi. Gümrük Birliği anlaşması imzalandı. Halen devam eden Avrupa birliği sürecinin önümüzdeki dönemde TC vatandaşlarına vizesiz seyahat hakkı sağlaması için çalışmalar yapılıyor. TC vatandaşları dünyanın her yerine seyahat edebiliyor, iş kurabiliyor. Şirket satın alabiliyor. Gerek TC vatandaşlarının gerekse de yabancıların içeriye doğru veya dışarıya doğru sermaye transferi yapabilmesinin yolu açık. Türk firmaları yurtdışında satın alma ve ortaklık kurabilirken, yabancılar da birçok yerli firmaya ortak olabiliyor veya şirket, banka satın alabiliyor. Bu işlemler ister TL ile ister döviz cinsinden gerçekleştirilebiliyor.

Genişlemeci politikaların etkisi

Türkiye’de 2001 krizinde faizlerde %200’lerin üstü görülmüş. Daha sonra globalleşmenin etkisi ve genişlemeci politikalar nedeniyle yurtdışı kaynaklardan faydalanma olanağı bulunmuş. Gerek doğrudan yatırımlar, gerek portföy yatırımları gerek se de borçlanma kolaylığı içeriye para akışını hızlandırmış. İçeride faizler 2013 yılında %5’e kadar gerilemiş. Ancak 2013 yılından sonra iç piyasada faizler yeniden yükseliş eğilimine girerek %13’ler seviyesine ulaşmış. Diğer yandan enflasyon da yükselişe geçerek %11’lere ulaşmış.

Bireysel emeklilik sistemi

2013 yılı nasıl ki faizlerde yükseliş eğiliminin başladığı bir yıl ise, bireysel emeklilik sisteminde de %25 devlet katkısı uygulamasının başlangıç yılı. 2013 yılına kadar zayıf ve isteksiz görünen bireysel emeklilik katılımcıları %25 devlet katkısı uygulamasının başlamasıyla deyim yerindeyse sisteme hücum ediyor.  Sisteme katılım artıyor. Hatta mevduatlarını bozdurarak sisteme girenler oluyor. Bugün otomatik katılımla birlikte sistemde yaklaşık 11 milyon katılımcı ve 81 milyarlık birikim var.

Katılımcıların yatırım tercihi

Bireysel emeklilik sistemi büyüyor, gelişiyor. Ancak bireysel emeklilik sisteminde yer alan katılımcıların hangi yatırım araçlarını tercih ettiği sorusuna verilecek cevap hiç değişmiyor. Çok büyük çoğunluk sabit getirili yatırım araçlarını tercih ediyor, bunların içinde mevduat da var, kamu ve özel sektör tahvil-bonoları da var. Repo da var, eurobondlar da var. Kira sertifikaları ve katılma hesapları da bu grubun içinde sayılabilir. Bireysel emeklilik sistemindeki fonların toplam portföyünde sadece %13 oranında hisse senedi, %11 oranında altın yatırımı var.  Yani %11 altın ve %13 hisse senedi yatırımını çıktığımızda %76 gibi sabit getirili yatırım araçlarından oluşan bir fon yapısı ile karşılaşıyoruz. Bunun anlamı şu: Faizlerde oluşacak dalgalanmalar bireysel emeklilikteki birikimlerimizi ciddi şekilde etkileyecek. Faizler aşağı doğru gelirken, birikimler olumlu etkilenirken, faizlerin yukarı doğru hareketinde negatif bir etki söz konusu olacaktır.

Faizler yükseliş eğiliminde.

İçeride faizler 2013 yılından bu yana yükselişte. Aslında BES fonlarının getiri sağlamadığına dair birçok yorum ve şikayet var. Fakat bireysel emeklilik portföyünde yer alan sadece %13 oranındaki hisse senetlerinin getirileri geçen yılı kurtardı. Uluslararası piyasalarda ise faizler diplerden yeni hareketlenmeye başladı. Bunun global etkisinin, borçlanma maliyetlerinin artacağı, global para akımlarının daralacağı ve gelişmekte olan ülkelerin yurtdışından kaynak bulmakta zorlanacağı şeklinde olması bekleniyor. Eğer beklentiler gerçekleşirse, içeride faiz oranlarının yükseliş ivmesinin hız kazanması söz konusu olabilir. Tabidir ki bu, bireysel emeklilik sisteminde sabit getirili yatırım araçlarına bağlanmış fonların getirisinin azalmasına ve belki de enflasyona karşı değer kaybetmesine neden olacaktır. 

SOSYAL GÜVENLİK BİREYSEL ÇABALARLA BAŞLADI

SOSYAL GÜVENLİK BİREYSEL ÇABALARLA BAŞLADI

DAMLAYA DAMLAYA GÖL OLUR

DAMLAYA DAMLAYA GÖL OLUR