GEÇMİŞTEN GELEN TASARRUF BONOSU
İnternette dolaşırken elime yanda resmi görülen tasarruf bonosunun resmi geçti. Uzun zaman önce kamu tarafından piyasaya çıkarılmış bir bono bu. Üzerinde 2 Haziran 1941 tarihli 4058 numaralı Kanuna istinaden çıkarıldığı yazıyor. ‘Hazine işbu bononun vadesi hitamında tediyesine kefalet eder’ ibaresi ile hazine garantisinin olduğunu öğreniyoruz. ‘Altı ay vadeli yüzde 5 peşin faizli’ ibaresi sol tarafta. Bu tasarruf bonosunun nominal değeri 5 lira. Yani bu şu anlama geliyor: Altı ayın sonunda bu bonoyu getirene devlet 5 lira ödeyecek. Eee, faizi nerede bu bononun? Bonoyu alan yatırımcılar bu bono için devlete 5 lira değil, 4 lira 75 kuruş ödüyor. Vade sonunda da devlet kendilerine bonoların karşılığında nominal değerden ödeme yapıyor. Yatırımcının faiz geliri 25 kuruş.
VADE SONUNA ERTELENMİŞ FAİZ
Finansal piyasalarda iki türlü faiz hesabı yapılıyor. Biri peşin faiz, yani iskonto hesabı, diğeri de faizin belli bir dönem sonunda elde edildiği, vade sonuna ertelenmiş faiz. Genelde herkes faiz hesabının vade sonuna ertelenmiş faiz olduğunu varsayıyor. Evet, vade sonuna ertelenmiş faiz, mevduat gibi, repo gibi, borsa para piyasası işlemleri gibi yatırım araçları için geçerli olan bir yöntemdir. Bu yöntemde, yatırımcı anlaştığı faiz getirisine üzerinde uzlaşılan vadenin sonunda erişir. Örneğin, bankaya vadeli mevduat yatırdığınızda, anlaştığınız faiz oranı üzerinden hesaplanan getiri, vadenin sonunda anaparaya eklenir. Yıllık yüzde 5 faizle anlaştıysanız 100 liranız 105 lira olur. Bu faiz hesaplama yönteminde faizlerin piyasalarda dalgalanması, vade sonuna kadar olan dönemde yatırımcıyı etkilemez.
PEŞİN FAİZ, İSKONTO NEDİR?
Günlük hayatta iskonto, basitçe indirim anlamına geliyor. Yandaki tasarruf bonosunda da devlet bononun fiyatında faiz oranı kadar indirim yapıyor. 5 liralık tasarruf bonosunu yüzde 5 faiz oranından peşin, yani indirimli satıyor. Rakamlarla çok boğuşmamak için tasarruf bonosunun nominal değerinin 100 lira olduğunu düşünelim. Yüzde 5 faizli ve vadesi de bir yıl olsun. 100 liranın yüzde 5’ten bir yıllık faizi 5 liradır, değil mi? Bononun üstünde ‘peşin faizli’ yazdığına göre, devlet bu tasarruf bonosunu piyasaya çıkarırken alıcılara faiz tutarı kadar, yani 5 lira indirim yapacak demektir. 100 liralık bonoyu 95 liradan alıcılara satacak. Yatırımcı, vade sonuna kadar beklediğinde bonoyu geri verme (itfa) karşılığında devletten 100 lira alacak.
BONONUN DEĞERİ
100 liralık bu bonoyu portföyünde alan bir BES fonu, portföyde 95 lira bedel ile değerleyecek. Halbuki faizler yükseldiğinde, diyelim ki yüzde 10’a çıktığında aynı bononun değeri 90 lira (vadeye kalan sürenin aynı olması şartıyla) olacak. Devlet, iskonto tutarı veya peşin faiz tutarı olan 10 lira indirim yaparak bonoyu 90 liradan satacak. Hadi başlamışken faizlerin yüzde 20’ler seviyesinde olduğunu düşünelim: Bu kez de aynı bono, 80 liradan (vadeye kalan sürenin aynı olması şartıyla) değerlenecek. Yani faizler yükseldikçe bononun portföydeki değeri düşecek. Vade sonunda elde edilecek faiz getirisi sabit olmasına rağmen, günlük değerlemeler nedeniyle bononun değerinde aşağı-yukarı yönlü fiyatlamalar oluşacak.
Devlet katkısı fonları ile 100 milyarı aşan BES fonlarının yatırım yaptığı varlıkların yaklaşık yüzde 65’i faize dayalı yatırım enstrümanlarından oluşuyor. Ancak, faize dayalı bu yatırım enstrümanlarının içinde yaklaşık 1/3 oranında vadeli mevduat ve repo gibi faiz getirisi sabit ve faizi vade sonuna ertelenmiş yatırımlar yer alıyor. Geriye kalan yani BES yatırımlarının yaklaşık yarısını oluşturan kısmı ise iskonto hesabına dayalı kamu ve özel sektör borçlanma araçlarından oluşuyor. Bu neden önemli? Önemli, çünkü BES fonlarının faizlerdeki dalgalanmalardan etkilenen kısmını iskonto hesabına dayalı olan bu bölüm oluşturuyor. Yani kamu ve özel sektöre ait tahvil veya bonolar, faizlerin yukarı yöndeki hareketinden olumsuz etkilenirken, aşağı doğru hareketinden olumlu etkileniyor.
Piyasa bu, faizler düşer, yükselir. BES uzun vadeli bir yatırım aracı. Bu uzun vade içinde yine de bononun veya tahvilin getirisi işleyecek ve vade sonunda net getiri olarak kaydedilecek. Ancak burada problem yaratan şey, faizlerin yükselişinde, günlük değerlemelerde fonların portföylerinde bu tür varlıklar var ise, fon değer kaybedecek demektir. Diğer taraftan faizlerin yükseldiği dönemde emekliliği gelen veya sistemden ayrılan katılımcılar, fon portföyünde oluşan kayıptan dolayı kendilerine yansıyan zararı telafi edemeyeceklerdir. BES’te son dönemde yaşanan gelir kayıplarının ardında da 2009-2016 arasında sisteme giren 45 milyar katkı payının %12 ve altındaki faiz oranlarından tahvil ve bonoya bağlanması yatıyor.