EMEKLİLİK YATIRIMLARINDA NEGATİF FAİZ SORUNU
Sosyal güvenlik sistemleri gelecek için bugünden birikim, yatırım yapma mantığı üzerine kurulmuştur. Uzun süre azar azar birikim yapılır, bu birikimler emeklilikte kullanılır. Sosyal güvenlik sistemlerinin ana mesajı şudur: Bugün genç iken, çalışır iken, sağlığın yerinde iken, yaşlılıkta kullanmak üzere bana katkı payı veya prim öde. Ben de sana yaşlandığında, çalışamaz olduğunda ya da sağlığını kaybettiğinde bakayım, destek vereyim.
İkinci dünya savaşından bu yana sosyal güvenlik sistemleri topladıkları katkı paylarını, primleri piyasalara aktardıkça piyasalar gelişti, büyüdü. Hisse senetleri değer kazandı, faizlerde 1980’lerden bu yana sürekli aşağı yönlü bir eğilim oluştu. Bu eğilim ile faizler gelişmiş ülkeler başta olmak üzere enflasyon seviyesinin altına, hatta ‘sıfır’ın altına kaydı. Ancak faizlerin ‘sıfır’ın altına inmesi veya reel faiz olmaması (negatif getiri) sosyal güvenlik fonları veya BES fonları için tehlike çanlarının çaldığı anlamına geliyor.
NEGATİF FAİZ NEDİR?
2008 krizinden bu yana piyasaları canlandırmaya çalışan gelişmiş ülke merkez bankaları, yatırımları teşvik etmek için tahvil geri alım programıyla bankalara likidite veriyor. Bu likiditenin reel sektöre düşük faizli kredi olarak kullandırılması amaçlanıyor. Ancak düşük faizlere rağmen, reel sektörden kredi talebi gelmediğinde, bankalar ellerindeki likiditeyi dönüp tekrar merkez bankalarına yatırıyor. Bu kez merkez bankaları bir anlamda kredi kullandırmayan bankayı cezalandırarak, negatif faiz uyguluyor. Yani merkez bankasına yatırılan mevduatlar artacağına, azalıyor.
REEL FAİZ NEDİR?
Reel faiz, belli bir vadedeki mevduatın getirisinin aynı zaman dilimindeki enflasyon oranının üstünde olması demektir. Yani enflasyonu yenecek bir getiri elde etmek ve paranın satın alma gücünü koruması demektir. Peki, yatırımlar enflasyonun üstünde getiri sağlayamazsa ne oluyor? Bu durumda enflasyon yatırımların getirisini eritiyor ve negatif getiri oluşuyor. Bu şekilde paranın satın alma gücü azalıyor. Sosyal güvenlik fonları ve BES fonlarının enflasyon üstünde reel getiri sağlayamadığı bir ortamda yapılan birikimler gelecekte alım gücünü koruyamayacak ve enflasyona yenilecektir.
FAZİLER DÜŞTÜ
Peki, amaç faizleri düşürmek idi. Faizler düşürüldü. FED faizleri 0-0,25 aralığına çekerken, TCMB de faizler yüzde 10,75’ten yüzde 9,75’e düşürdü. Bu faizler borç alanlar açısından çok cazip. Peki, borç verenler açısından durum nasıl? Sosyal güvenlik sistemlerine prim ödeyen veya bireysel emeklilik sistemine her ay ufak tutarlarda katkı payı yatırmak için çaba sarfeden katılımcıları düşünelim. Bu katılımcılar bir anlamda piyasalara borç veriyorlar. Yemeyip, içmeyip gelecekleri için biriktirmeye uğraşıyorlar.
BES GETİRİLERİ NASIL ETKİLENİYOR
Bireysel emeklilik sistemindeki birikimlerin yaklaşık %70’i sabit getirili menkul kıymet dediğimiz yatırım araçlarında yatırıma yönlendirilmiş. Kalanı altın, hisse senedi gibi varlıklarda. Sabit getirili yatırım araçlarının riski nedir? Özellikle kamu tarafından ihraç edilen sabit getirili varlıkların riskinin düşük olduğu varsayılırdı. Fakat geldiğimiz noktada negatif faiz ve negatif getirilerin tasarrufları eritme seviyesine doğru yol aldığını gözlemliyoruz. 2019 yılı faizlerin %20’lerden %11’lere geri çekildiği ve elinde sabit getirili yatırımları olanların iyi kazandığı bir yıl oldu. 2020 yılında ise faizler %12,37’lerdeki yıllık enflasyon seviyesinin altında oluşuyor. Yaşanan enflasyona göre, getiriler negatife dönüştü. Bu bir yıl- iki yıl ile sınırlı kalırsa çok problem olmayabilir. Ancak uzun yıllar negatif getiri devam ederse katılımcıların birikimlerinin satın alma gücü azalacaktır. BES’te çok uzun süreler kalmasını beklenen, bugünden geleceği için biriktirmesi istenen katılımcılara, negatif getiri nedeniyle birikimlerinin satın alma gücünü kaybetmesi nasıl anlatılabilir? Sosyal güvenlik sistemlerinin ve BES’in katılımcılara verdiği; gençliğinde biriktir, yaşlılığında ben sana bakarım, hedefi yerine getirilebilir mi?
BİRİKİMLER SATINALMA GÜCÜNÜ KORUMALI
Denilebilir ki, katılımcılar hisse senedi yatırımlarına ağırlık versin, ülkemizdeki şirketlerin karlılığına, büyümesine yatırım yapsın. Sabit getirili varlıklarda beklemesin. Ekonomilerin büyüme ve gelişme zamanlarında olsa idik, haklısınız denilebilirdi. Ancak bütün dünyada 2008’den bu yana uygulanan olağanüstü önlemlere rağmen, ekonomik çarkların istenilen düzeyde çalışmaması, olağanüstü dönemlerden geçtiğimizi gösteriyor. Böylesi dönemlerde risk almak değil, riskleri azaltmak gerek. Ekonomik karar vericiler de riskleri azaltmak için çalışıyorlar.
Peki, BES’teki sabit getirili varlıkların enflasyona karşı erimemesi için ne yapılabilir? En kısa ve kestirme çözüm enflasyona endeksli tahvil-bonoların portföylere alınması ve giderlerin azaltılması gibi görünüyor. Kamu, enflasyona endeksli tahvil ihracı zaten yapıyor. Zaman içinde itfa olan tahvillerin enflasyona endeksli tahvillerle değiştirilmesi BES birikimlerinin enflasyona karşı korunmasını sağlayacaktır.