BES’LİLER ALTINA HÜCUM ETTİ
Bireysel emeklilik sisteminde geçen yıl dan bu yana aylık katkı paylarında artış var. Bu yıl Nisan ve Temmuz aylarında azalma olsa da katkı payı girişi hiç negatif olmamış. Yani her zaman katkı payı girişi çıkışlardan fazla olmuş. Çok ilginç bir şekilde sisteme yeni katılımcı girişinden ziyade, (yılbaşından bu yana sistemde 544 bin yeni sözleşme açılmış ancak aynı dönemde 500 bin çıkış ve 14 bin de emekli olan var) siteme giren mevcut katılımcılar tarafından daha yüksek miktarda katkı payı ödenmesi söz konusu. Halbuki araya corona girdi. Ekonomiler sert bir şekilde dalgalandı, gelirler azaldı. Böylesi bir dönemde normal koşullarda sisteme giriş değil, çıkışların olması beklenir. Gelin bakalım, sistemi bu kadar cazip kılan şey ne?
KATKI PAYLARI
Başlangıç olarak alınan Ocak 2020 tarihinden bu yana sisteme yatırılan katkı payları altın fonlarına akmış. Finansal okuryazarlık konusunda çok da iyi olmadığı düşünülen katılımcıların altın yatırımı konusunda gayet iyi bir zamanlama ile yatırım yaptığı izleniyor. Risk alma konusunda oldukça iştahlı görünen BES katılımcıları, özellikle altın yatırımı konusunda doğru yerde, doğru zamanda pozisyonlarını artırmışlar. Fon Expert verilerine göre yılbaşından bu yana sisteme yatırılan katkı payı toplamda 7,7 milyar iken, bunun neredeyse 6 milyarı altın fonlarına girmiş. Böylece 31 Temmuz itibariyle sistemdeki altın yatırımlarının toplam tutarı 31 milyara ulaşmış.
ALTIN İŞTAHINI ARTIRANLAR
Gelin bakalım BES’te katılımcıların altın iştahını artıran sebepler nedir? Neden altına bu kadar teveccüh gösterilmiş?
-Faizlerin Düşüşü: BES katılımcılarını sisteme daha yüksek katkı payı yatırılması konusunda teşvik edenlerin başında faizlerdeki düşüş geliyor. %8,25’lere çekilen politika faizi Temmuz 2020’deki %11,76’daki mevcut yıllık enflasyon seviyesinin altında. TCMB tarafından piyasa uzmanlarına sorularak gerçekleştirilen yılsonu beklenti anketi de %10 seviyelerinde oluştuğu için parasını faizde tutanların enflasyon karşısında yıllık bazda yaklaşık 1,5-2 puan aralığında zarara uğraması söz konusuydu. Üstelik bankaların aktif rasyosunu tutturma gayretleri nedeniyle banka mevduatlarına verilen faizler %8’lerin altında oluşuyordu. Bundan 0,15 stopaj da düşüldüğünde mevduat sahiplerinin parasını bankada tutmaktan dolayı enflasyon karşısındaki zararları büyüyordu.
-Düşük faizli krediler: Corona nedeniyle ekonomiyi canlandırmak için kamu bankaları öncülüğünde birinci el konut satışı başta olmak üzere verilen krediler, herkesin kredi kullanabilmesini sağlarken, diğer yandan sermaye birikimi oluşturdu. Bu birikimin bir kısmı hisse senedi piyasalarına akarak BİST 100 endeksini 1200’e taşırken, bir kısmı da yurtdışı piyasalarda yükselmekte olan altının ons fiyatı nedeniyle gerek bankalarda gram altın, gerekse de reel altın ve döviz mevduatında artışa neden oldu.
-Bankalarda döviz ve gram altın alımına vergi: Bankalara gelen döviz mevduatı veya döviz alım talepleri ile gram altın talebini kırmak için döviz ve altın alımına %1 vergi getirildi. Bu durumda altın fonları bu vergiden muaf olduğu için altın fonu almak daha cazip hale geldi. Son dönemde baskılanan dolar/TL paritesinin talebinin bir kısmının da altın fonlarına yöneldiği söylenebilir.
-Altının Ons Bazında Yükselişi: Altının ons fiyatı (dolar bazında) yurtdışı piyasalarda 2016 yılından beri yükselişte. Ancak hiçbir dönemde altının ons bazındaki yükselişi ile içeride döviz kurlarındaki yükseliş bu kadar birbirini destekleyici hareket etmemişti. Çünkü normal zamanlarda ons altının fiyatı çıkarken dolar endeksi aşağı yönlü hareket ettiği için içeride de dolar fiyatlarında gerileme olur, bu da gram altın fiyatını baskılar idi. Bu kez hemen hemen 2015 yılından bu yana altının ons fiyatı ile dolar/TL paritesinin aynı yönde hareket ettiği görülüyor. Son birkaç günde de yine aynı yönde (aşağı) hareketle TL bazında altın yatırımcısı %20’ye yakın zarar etti.
-Eurobondların dövizin yükselişine verdiği tepkinin zayıf kalması: Bireysel emeklilik sisteminde katılımcıların döviz yatırımlarına cevap vermek amacıyla tasarlanan Kamu Dış Borçlanma Araçları Fonları portföylerinde asgari %80 oranında kamu tarafından ihraç edilmiş dolar ve Euro bazında borçlanma araçlarını tutuyor. Ancak genellikle döviz fiyatlarının yükseldiği dönemlerde yurtdışında CDS primleri (borçların ödenmemesi olasılığına karşı bir nevi sigorta) yükseldiği için eurobondların döviz bazındaki değeri düşüyor. Dolar/TL’deki yükselişten faydalanmak isteyen katılımcıların eurobondların kamu dış borçlanma araçları fonlarının fiyatlarına negatif etkisi nedeniyle, döviz yatırımlarını altın fonlarına kaydırdıkları düşünülebilir.
Bakalım BES katılımcılarının altın iştahını artıran etmenlerde ne yönde değişiklikler olacak. Tabi ki altın fiyatlarındaki gelişmeler de önemli olacak, katılımcıların altın tercihinde.