BES FONLARI 100 MİLYARI AŞTI

BES FONLARI 100 MİLYARI AŞTI

Bireysel emeklilikte katılımcıların katkı paylarının yönlendirildiği fonlar toplamda yüz milyar lirayı aştı. Bu önemli bir rakam. Halkımız 15 yılda ülkemizde ilk defa uygulanan bir sistem ile geleceği için birikim yaptı. Neden önemli? Bu birikim sermaye piyasalarında fon talebinde bulunanlar ile buluştu. Faizlerin daha düşük seviyede gerçekleşmesine katkıda bulundu. Diyeceksiniz ki, faizler yüksek, katkıda bulunsaydı faizler daha düşük olmalıydı. Haklısınız, fakat bu fonlar piyasalara yönlendirilmeseydi, diğer bütün şartlar aynı kalma koşuluyla, faizler mutlaka daha yüksek seviyelerde gerçekleşecekti. Bunu iki taraflı açıklamak mümkün. Piyasalara fon akışı daha az olacak, fon talebinin karşılanması için faizler daha yukarılarda bir yerlerde oluşacaktı. İkinci olarak da BES’te biriken paranın bir kısmı tüketime yönelecek, bu da enflasyonun daha yukarılarda ve dolaylı yoldan faizlerin de bugünkü seviyelerden daha yüksek seviyelerde oluşmasına neden olacaktı. Ne taraftan bakarsak bakalım, buradaki birikim ekonomideki dengeleri olumlu etkiledi.  

Bu birikim bize halkımızın yatırım potansiyelini gösterdiği gibi, risk algısını da gösteriyor. Halkımız hangi yatırım araçlarını, hangi fonları tercih etmiş, birikimini nerelerde değerlendirmiş, diye bakıldığında ağırlıklı olarak sabit getiri sağlayan yatırım araçlarının tercih edildiği görülüyor.

SABİT GETİRİLİ YATIRIM ARAÇLARI

Sabit getirili yatırım araçlarının toplam BES portföyündeki oranı %65’e ulaşıyor. Bu yatırım araçlarının içinde katılma hesapları ve mevduatlarla birlikte, repo-ters repo ve kamu ve özel sektör borçlanma araçları, VDMK ve kira sertifikaları var. Bu başlık altında mevduatlar ve katılma paylarının tutarı 7 milyarı aşıyor. Kamu ve özel sektör tahvil-bonolarıyla kira sertifikaları ve VDMK’lerin toplamı neredeyse 42,5 milyara ulaşmış. Sabit getirili yatırım araçları başlığı altında yer alan repo-ters repo ve Takasbank para piyasası işlemlerinin toplamı 15 milyar. Uzun vadeli bir yatırım sistemi içinde haftalarla ölçülecek derecede kısa vadeye sahip bu yatırım araçlarının (repo ve takasbank para piyasası işlemleri) toplamda bu kadar yüksek bir rakama ulaşması üzerinde ayrıca tartışılması gereken bir olgu. Tamam, her fon likidite ihtiyacı için belli bir miktar likit varlığa yer vermek zorunda portföyünde. Ama sistemden çıkanlara birikimlerini almak için 10-20 işgünü süre tanıyan bu sistemde likit varlıkların bu kadar yüksek olmasının nedenlerini incelemek gerekir.

KAR PAYI GETİRİSİ SAĞLAYANLAR

Bilindiği gibi hisse senetleri yatırımcılarına kar payı getirisi sağlar. Kar payının ne kadar olduğu ve ortaklara dağıtılıp-dağıtılmayacağı şirketin faaliyet yılının kapanışından sonra belli olur. Bu nedenle belli bir getiriden söz edilemez. Halk nezdinde çok riskli bir yatırım aracı olarak algılanan hisse senetlerinin toplam BES portföyüne oranı %11’e gerilemiş. Bu oran genelde %13-15 aralığında idi. Hisse senetlerinde 2018’de başlayan düşüş eğiliminin halen devam ediyor olması, portföydeki hisse senedi değerinin azalmasında etkili olmuş.

DÖVİZ GETİRİLİ YATIRIM ARAÇLARI

BES’te döviz bazında getiri sağlayan yatırım araçları Eurobondlar, (kamu tarafından ihraç edilen döviz cinsinden tahvil ve bonolar) yabancı hisse senedi ve tahviller ile altındır. Dövizin yükselmesiyle getiri sağlayan bu yatırım araçlarından Eurobondlar ve yabancı tahviller ayrıca faiz getirisi de sağlarlar. Altının ise kendi getirisi olmamasına rağmen, uluslararası piyasalarda fiyatının dolar bazında belirlenmesi döviz fiyatlarının artışından etkilenmesine neden oluyor. Bu yılın başından beri dolar/TL paritesindeki yukarı yönlü hareket hem döviz getirisi sağlayan fonlara ilgiyi artırdı. Hem de değer artışının getirdiği pozitif etki portföye yansıdı. Döviz bazında getiri sağlayan yatırım araçlarının toplam BES fonları içindeki payı %24’ler seviyesine ulaştı.

Bu portföy yapısıyla BES, banliyö istasyonlarında duran şehirlerarası tren gibi. Yol uzun, ama her istasyonda verilen mola, zaman kaybına neden oluyor. Muhtemelen faizlerin yükselişte olması katılımcıları korunma ihtiyacına, bu da likit fon benzeri yatırım araçlarına ilgiyi artırmış. Buradan bir risk analizine gidecek olursak, sistemdeki katılımcıların çok büyük bir kısmının riski sevmediği söylenebilir. Bunun nedenleri arasında finansal okur-yazarlık seviyesinin düşüklüğü olabilir, gelir yetersizliği olabilir, tasarrufların azlığı olabilir, güven sorunu olabilir. BES’teki katılımcı profili, risk almaktansa düşük bir getiriye razı oluyor. Ancak bu kez de uzun vadede sistemin toplam getirisi tatmin edici olmaktan çıkıyor.

Ne yapmalı, nasıl bir çözüm bulmalı? Böylesine uzun vadeli bir yatırımı, repo ve Takasbank para piyasası gibi likit varlıklarla yönetmeye çalışmak yerine, alternatif yatırım enstrümanları geliştirilmeli. Hisse fonlarda çeşitlendirmeye gidilmesi, BES’e özel garantili fonlar geliştirilmesi, enflasyona endeksli mevduat ve katılma hesapları oluşturulması gibi çözümler, akla ilk gelenler oluyor.   

*Para Dergisinin 2-9 Haziran 2019 tarihli sayısında yayınlanmıştır.

O PİYASA SENİN, BU PİYASA BENİM

O PİYASA SENİN, BU PİYASA BENİM

ÖNCE TASARRUF ET, SONRA HARCA

ÖNCE TASARRUF ET, SONRA HARCA