İDEAL BES, AMA NASIL?
İdeali aramak insanı daha iyiye götürür. Daha iyiye, daha güzele, derken bilim-teknoloji , sanat gelişir, medeniyet gelişir, arayış bitmez. İdeale ulaşma, mükemmeli arama insanları, sistemleri canlı, diri tutar. Ülkemizde uygulanmakta olan bireysel emeklilik sistemi ideal mi? Bireysel emeklilik sistemi açısından ideal nedir? Mükemmele ulaşmak mümkün mü?
Bireysel emeklilik sisteminden beklenti nedir, öncelikle ona bakalım. Tabi ki herkesin beklentileri farklı şekillense de, sistemden öncelikle beklenen; emeklilikte insanların alıştıkları yaşam standartlarını devam ettirmelerini sağlayacak getiriye ulaşmak, denilebilir. Kamu tarafından bakıldığında ise, bireysel emeklilik, hem halkın yaşam standartlarını sürdürmesi, hem de sermaye piyasalarının gelişmesi ve derinleşmesi için gereklidir.
2003 yılından beri %25* devlet katkısı ve otomatik katılım uygulamasıyla adım adım gelişen bireysel emeklilik sisteminde gönüllü tarafta 6,8 milyon katılımcı, otomatik katılım tarafında da 5,2 milyon çalışan mevcut. Ülkemizdeki nüfus yapısına göre 50-60 milyonlara ulaşabilecek potansiyeldeki sistemin 12 milyon seviyesine ulaşabilmesi, daha gidecek çok yolumuz olduğunu gösteriyor.
Peki, hem katılımcıların beklentilerini karşılayacak, hem de kamunun sermaye piyasalarında gelişme arzusunu sağlayacak ideal BES’i nasıl oluşturabiliriz?
İLK HEDEF GETİRİ SAĞLAMAK
Uzun vadede fayda sağlayacak bir sistemin bugünden satın alınmasının ilk koşulu fayda sağlayacağına olan inançtır. Bizim gibi yüksek enflasyon nedeniyle getirilerin sürekli törpülendiği ekonomilerde, uzun vadede getiri sağlamak hiç de kolay değil. Bireysel emeklilik sistemlerinin Avrupa ve Amerika’da gelişmesinin arkasında düşük enflasyon olgusu var. Enflasyonun yüksek olduğu ekonomilerde emeklilik sistemlerinin getiri sağlaması için enflasyona endeksli ürünler, yatırım araçları oluşturulması gerekir. Nasıl ki mevduatta enflasyona endeksli mevduat hesapları geliştirildi ise, bireysel emeklilik sistemi için de bu tür ürünler geliştirilebilir.
Getiri sağlamanın bir diğer koşulu katılımcılara yol gösterecek, danışmanlık yapacak kişiler ve kurumlar olmalı. Yurtdışında bu işi finansal planlama uzmanları yapıyor. Uzun vadeli hedeflere giderken harcama ve tasarruf konusunda önceliklerin belirlenmesi ve yatırımların yönlendirilmesinde, katılımcıların yardım alacağı kurumları oluşturmak ve düzenlemek gerekiyor.
Bunlara ek olarak sistemin gerçekten de, emeklilikte katılımcılara destek olacak bir birikim oluşturması hedeflenmeli. Ama bunun ön koşulu katılımcıların sisteme yatırdığı katkı paylarının bu birikimi oluşturacak seviyede olması gerekiyor. Ülkemizdeki asgari ücret seviyesi düşünüldüğünde, katılımcıların sisteme aktaracağı katkı payları da düşük seviyelerde olacaktır. Öyleyse yapılması gereken daha uzun sürelerde birikim yapılmasının teşvik edilmesidir.
SİSTEM BASİT OLMALI
Bireysel emeklilik sistemi %25* devlet katkısıyla aslında çok basit bir yapıda. Katkı payını yatır, %25* devlet katkısı hesabına gelsin. Fakat sistemin anlaşılması zor olan kısmı, fonlar aracılığıyla piyasalara yatırım yapılması. Fon denilince kimisi işsizlik fonundan, kimisi tasarruf fonundan, kimisi konut edindirme fonundan dem vuruyor. Anlat anlatabilirsen. Bahsedilen bu fonlar konusunda herkesin bir fikri, bir deneyimi var. Bireysel emeklilik sistemindeki fonlar ile bahsi geçen fonların aynı olmadığını, sistemde herkesin ayrı hesabı olduğunu anlatmak, bazen olanaksız. Hatta bireysel emeklilik sistemine yatırılan katkı paylarını bir vergi olarak değerlendirenler oluyor. Bunu aşmanın yolu ise sistemi daha çok kişiye daha basit anlatacak televizyon spotları, toplantılar, gazete reklamları gibi mecraların kullanılması olabilir.
ŞEFFAFLIK SAĞLANMALI
Sistemin şeffaf olması, iletişim kanallarının açık olması, katılımcıların sorularına cevap bulması, karşısında muhatap bulması çok önemli. Şikayetlerin çok büyük bir kısmı iletişim kanallarının çalışmaması yüzünden oluşuyor. Bireysel emeklilik şirketleri 2017 yılından bu yana Otomatik Katılım sistemi nedeniyle gerçekten çok yoruldu, çok yıprandı. Sisteme yaklaşık 15 milyon çalışan dahil edildi. Bu operasyon süreçleri ve insan kaynağının otomatik katılım tarafına yönlendirilmesi, çalışanların giriş-çıkış işlemleri, iletişim kanallarını tahrip etti. Önümüzdeki yıl sistemden ayrılmış olan 10 milyon çalışan, bireysel emeklilik şirketleri tarafından bir kez daha sisteme dahil edilecek. Çalışanlar ise bir kez daha sistemden ayrılmak için uğraşacak. Bu operasyonları bu şekilde toplu olarak yaparak hem iletişim kanallarının tıkanması hem de güven erozyonuna uğramak yerine, çalışanların kendi insiyatifleri ile sisteme girmelerini sağlamak daha anlamlı olacaktır. Evet, davranışsal finans, insanların atalet duygusuna güvenen bu tür otomatik sistemleri öneriyor. Fakat ülkemizde otomatik katılım sistemi beklendiği kadar motive edici olmadı. Bunun nedenlerini anlayıp, sistemin ona uygun tasarlanması çok daha verimli sonuçlar alınmasını sağlayacaktır. Bunun için sisteme giren veya girmeyen kişilerle anket çalışmaları yapmak, halkın sistemden beklentilerini öğrenmek açısından çok önemli. Mevcut durum ile beklentilerin hangi noktalarda çakışıp, hangi noktalarda ters düştüğünü görmek, sistemin iyileştirilmesi konusunda yol gösterici olacaktır.
*22 Ocak 2022 Cumartesi ve 31727 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Kanunu’nda yapılan değişiklik ile devlet katkısı %25’ten %30 çıkarıldı.