HAZIRLIKSIZ YAŞLANIYORUZ
TÜİK geçen ay nüfus verilerini açıkladı. Ülkemizde 65 ve üzeri yaştaki nüfus 8,7 milyona ulaşınca, toplumdaki yaşlı nüfus oranı da 10,2’ye yükselerek ilk defa çift haneli rakamlara erişti. Ancak nüfusun gelişim hızı, bu oranın daha da yukarılara doğru hareket edeceğini gösteriyor. Uzayan ömürler ile belki de insanlık tarihinde ilk defa, dede-nine, anne-baba ve torunlar 65 yaş üstünde buluşabilecek. Bu; hem çok heyecan verici, hem de gelecek kaygısını artıran bir durum. Herkes yaşlı olacaksa, kim, kime bakacak, sağlık hizmeti, bakım hizmeti gibi hizmetleri kim verecek? Bu hizmetlerin finansmanı nasıl sağlanacak?
Yaşlanan nüfus kamunun da gözünden kaçmıyor. Bakım sigortasını devreye almak üzere hedefler ortaya kondu. Ama maalesef bugüne kadar bu konuda bir adım atılmadı. Bazı sivil toplum kuruluşları, dernekler, şirketler şimdilik sayıca az da olsa yaşlanma ve yaşlılık konularına el atmaya, konuyu işlemeye, dikkat çekmeye çalışıyor. Bunlardan birisi de AgeSA Hayat ve Emeklilik’in hem yaşlılığa hem de yaş ayrımcılığına dair farkındalık yaratmak, toplumumuzun yaşlanmaya hazırlığına rehber olmak ve toplumda var olan negatif algıyı pozitife çevirmek için 2019 yılında başladığı “Her Yaşta” kurumsal sosyal sorumluluk projesi. AgeSA Hayat Emeklilik Pazarlama ve Strateji Genel Müdür Yardımcısı Roşan Dilek ile ‘Her Yaşta’yı, yaptıklarını ve yapacaklarını konuştuk.
1- Önce yaşlı tanımını yaparak başlayalım. Yaşlı kime denir?
Geleneksel olarak yaşlanma kronolojik yaşla ölçülüyor ve 65 yaş ve üzeri kişiler, ‘yaşlı' olarak tanımlanıyor. Ancak ortalama yaşam süresinin uzaması nedeniyle bazı kaynaklar 65-74 yaş arasını yaşlılık öncesi dönem, 75 yaş ve üzerini ise yaşlılık olarak kabul ediyor.
2- ‘Her Yaşta’ projesini yapmaya nasıl karar verdiniz? Projenin amacı ne?
Bu alanı seçmemizdeki en önemli neden, yaşlanma konusunun ülkemiz için öneminin gittikçe artması. Bir toplumun ‘yaşlı’ olarak nitelendirilebilmesi için yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının yüzde 7’i geçmesi gerekiyor. Şu anda bizde bu oran 10,2. Biz artık yaşlı değil, çok yaşlı bir toplum olarak nitelendiriliyoruz. Türkiye’nin yaşlanma hızı çok yüksek. Bu diğer ülkelerde çok daha uzun sürede gerçekleşmiş. Yaşlı bir toplum olmak sorun değil. Sorun zenginleşemeden yaşlanmak. Finansal olarak toplumumuz yaşlanmaya hazır değil. Bizim ekonomik, sosyal güvenlik ve hukuk sistemimiz yaşlı bir topluma hazır değil. En önemlisi kentlerimiz hazır değil. Kentte yaşayan yaşlı nüfus artmış olmasına rağmen, bu yaşlılar evde izole durumda. Çünkü kentlerimiz yaşlılara uygun değil. Onların rahatça gezebileceği, sosyalleşebileceği alanlar çok az. Sonuç olarak ‘yaşlılığa hazırlık’ pek çok bakımdan ele alınması gereken bir konu.
Türkiye için yaşlılığa hazırlık konusu bu kadar önemliyken, bu alanda yapılan çalışmalar kısıtlı. Sadece yaşlılar değil, bugün orta yaşlı nüfusun da yaşlılığa nasıl hazırlandığına dair elimizde hiçbir veri yok.
‘Yaşlı ayrımcılığı’ üzerine yeterince konuşulmuyor. Hiç konuşulmayan, üzerinde çalışılmayan, proje geliştirilmeyen bakir bir alan ‘yaşlılık’ konusu. Biz de topluma bu konuda katkı sağlamak, toplumsal bir fayda sağlamak için yaşlılık ve yaşlanma alanını tercih ettik. Türkiye’nin yaşlanmaya hazırlığına rehber olmak ve yaş ayrımcılığı ile negatif söylemleri pozitife çevirmek için ‘Her Yaşta’ projesini başlattık.
3- Proje ne zaman başladı, bugüne kadar yaptıklarınız ve nasıl ilerlediğiniz konusunda bilgi verebilir misiniz?
Projemiz 2018 yılında başladı. Projenin ilk adımı Türkiye temsili bir araştırma yapmak oldu. Böylece daha önce üzerinde hiç çalışılmamış ve araştırılmamış bir konuda mevcut durumu belirlemek ve literatüre katkıda bulunmak için ‘Türkiye’de Yaşlılık Tahayyülleri ve Pratikleri Araştırması’nı gerçekleştirdik. Bu araştırma, hala Türkiye temsili tek yaşlılık araştırması olma özelliğini koruyor.
Bu araştırmadan iki önemli çıktı elde ettik: Birincisi Türkiye yaşlanmaya hazır değil. Herkes emekli olmak istiyor ancak emekli olunca ne yapacaksın sorusunun bir karşılığı yok. İkincisi Türk insanının yaşlanmaya bakış açısı çok negatif. Üstelik yaş ayrımcılığını 65 yaş üstü de kanıksamış. Özellikle yaşlı kadınlar çifte ayrımcılığa maruz kalıyor. Bu ayrımcılık, yaşlıların toplumdan iyice izole olmalarına neden oluyor.
Türkiye’deki insanların yaşlılık algısını pozitife çevirmek, yaşlanmaya hazırlık sürecine teşvik etmek ve bunun nasıl olabileceğini göstermek ve rehberlik etmek için kurduğumuz “Her Yaşta Dolu Dolu Yaşa” (www.heryasta.org) portalında paylaşımlarımıza devam ediyoruz. Bu bizim için önemli bir farkındalık iletişimi. Bunun devamında bazı sponsorluk çalışmalarımız oldu. “Yaşı Yok” kampanyasıyla toplumsal bir farkındalık yaratarak, yaş ayrımcılığı ile ilgili tabuları yıkmayı amaçladık. ‘Her Yaşta Dolu Dolu Yaşa’ adında bir kitap çalışmamız oldu. Kitabın geliri Türk Geriatri Derneği’ne bağışlandı. Bir de ‘Her Yaşta Fonu’ kurduk. 2021’den itibaren yaşlılık ve yaşlanmaya hazırlık konularındaki projelere bu fon sayesinde hibe desteği veriyoruz. Şimdiye kadar 7 sivil toplum kuruluşunun 12 projesine toplamda 1,5 milyon lira hibe desteği sağlayarak 3 bin kişiye ulaştık. Bu sayede değişik sivil toplum kuruluşlarıyla bir diyalog ortamı yarattık. Hibe desteği sağladığımız Senex’in Yaşlılara Yönelik Şiddet ve İhlallerin İzlenmesi araştırmasının raporu, yaşlıların hayatın çeşitli alanlarında yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan meclis araştırması komisyonuna sunuldu.
4- Yaşlılık ve yaşlılar konusunda sizce nereden başlamak, nasıl ilerlemek gerekir?
Kamuda yaşlanma ve yaşlılık konusu çok kısıtlı projelerle ilerliyor. Örneğin; huzurevi açmak gibi. Önce yaşlanmaya hazırlık konusu konuşulmalı. Bunun dışında bütün yasal düzenlemelerde, yaşlı nüfusun da göz önünde bulundurulması gerekiyor. Yaşlılar çok göz ardı edilen bir grup. Bazen özel şirketler bile bu grubu görmezden gelebiliyor. Bankacılık hizmetlerini, sağlık hizmetlerini kullanırken yaşlılar çok zorlanıyor. Özel şirketlerin yaş dostu ve kapsayıcı olması çok önemli.
Bir taraftan da şirketlerde ikinci kariyer konusu işlenmeli. İnsanlar kariyerini aynı konuda sürdürmek zorunda değil. Uzun çalışma hayatında farklı alanlarda çalışma fırsatı sunulabilmeli.
Kentlerin yaş dostu olması çok önemli. Belediyelerin, hizmet sağlayıcıların da yaşlı bir nüfusa nasıl ulaşacaklarını, hizmet sağlayacaklarını öğrenmeleri gerekiyor. Yaşlıların zaman geçirebilecekleri parkların, alanların devreye alınması gerekiyor.
Yaşlı bakımı konusu, önümüzdeki 10 yıl içerisinde çok daha kritik hale gelecek. Şu anda kültürel kodlarımız gereği biz yaşlıları evde bakmayı tercih eden bir toplumuz. Yaşlılara dönük tesisler, finansal güvence ürünleri devreye alınabilir. Yaşlı bakımı konusu, ne kamunun ne sivil toplumun tek başlarına altından kalkabilecekleri bir konu değil. Bu konuda kamunun sivil toplumu teşvik etmesine ihtiyaç var. Yaşlı bakımına yönelik okulların kurulması gerontoloji bölümlerinin artırılması ve bakım personeli yetiştirilmesi konusunda hızla aksiyon alınması gerekiyor.
5- Yaşlılığa hazırlanmak nasıl olmalı, ne zaman başlanmalı?
Yaşlanmak, engelleyemediğimiz çok doğal bir süreç. Bunu kabul edersek, aksiyonlar arkasından gelecek. Sağlığımıza dikkat etmek, tasarruf etmek, nesiller arası diyaloğu artırarak, negatif yaş algımızı pozitife çevirmek gibi... Bir de yaşlılık konusunun gündemde tutulması çok kritik. Yaş ayrımcılığı konusu artık çok konuşuluyor. Şirketlerde yaş ayrımcılığına dikkat edilmeye başlandı. Diğer taraftan bireyler de yaş almanın getirdiği fiziksel değişimlerle daha barışık. Örneğin; saçlarını boyatmayanlar artmaya başladı.
6-İlave edeceğiniz başka bir şey var mı?
Yaş ayrımcılığı konusunda çalışmalarımız devam edecek. Literatüre katkı sağlamaya çalışacağız. Her Yaşta Fonu’nu sürdüreceğiz. Bu şekilde ‘Her Yaşta’nın uzun ömürlü bir proje olmasını hedefliyoruz. Gidecek daha çok yolumuz var. O yüzden heyecanla, hevesle çalışmalarımıza devam edeceğiz.
*Para Dergisi’nin 28 Nisan -4 Mayıs 2024 tarihli sayısında yayınlanmıştır.