BES'TE AÇIK HESAP ÇOK, BİRİKİM AZ
BES'te de Borsa tarafındaki gibi açık hesap sayısı çok fazla, ama hesaplardaki birikim tutarları düşük. Özellikle BES’in uzun vadeli ve emeklilik hedefiyle yatırım yapılan bir sistem olduğu düşünüldüğünde. 2023 yıl sonu rakamlarına göre gönüllü BES tarafında 8,6 milyon katılımcı var. Bu katılımcıların 3,739 bininin birikimi 5 bin lira ve altında. 10 bin lira ve altında birikimi olan katılımcı sayısı 4,791 bin kişi iken, 20 bin lira altında birikimi olan 5,710 bin kişi. Sözleşmelerin sadece %6'sında 250 bin lira ve üstünde bir birikim söz konusu. Bu görünümün sebepleri neler olabilir?
Diyeceksiniz ki, belki de yeni hesap açmışlardır, yeni birikime başlamışlardır. Evet, bu varsayımda haklılık payı var. Toplamda sistemde bir yıl geçiren sözleşmelerin oranı %18 iken, 1-2 yıl arasındakiler %15, 3-4 yıl arasındakiler %9 ve 3-9 yıllık sözleşmeler de toplamın yaklaşık %36’sı ediyor. Sistemde 10 yıl ve daha yukarısında kalan sözleşmelerin oranı da giderek azalıyor. Buradan ilk 3 yılı tamamlayan sözleşmelerin 10 yılı tamamlama çabasında olduklarını söyleyebiliriz.
Sisteme son dönemde girişlerin artmasına karşın, BES’te çok sayıda hesap ama çok düşük miktarlarda birikim yapılmasının nedenlerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
1-BES’in en büyük satış kanalı bankalar. Bankalar kredi talebi ile gelenlere BES’i bir promosyon gibi sunuyor. Kredi talebiyle bankaya giden kişiye BES satışı yapmak bankalar açısından uygun bir satış ortamı yaratsa da, katılımcı açısından amaçlanmayan bir ürüne sahip olmakla sonuçlanıyor. Bu şekilde sisteme dahil edilen katılımcıların çok büyük bir kısmı zaten sistemden ayrılıyor. Kalan katılımcıların büyük kısmı daha sonra katkı payı ödemiyor. Kesintiler nedeniyle birikimini geri alamıyor ve sözleşmeden vazgeçiyor. Sonuç; katılımcı sistemde görünüyor ama birikimi çok zayıf ve hatta belki kendisi de BES’te birikimi olduğunu unutmuş.
2-Katılımcıların sistemdeki birikimlerini iyi yönetememesi uzun vadede hem kendi birikimlerinin enflasyon altında kalmasına neden oluyor hem de sistemdeki birikimler yeterince artmıyor. BES’in satışında bir ikna yöntemi olarak sunulan ‘azar azar kazansın, zarar etmesin’ argümanı yüksek enflasyon döneminde birikimlerin alım gücünü kaybetmesine neden oluyor. EGM verilerine göre sistemdeki 11 milyon 246 bin sözleşmeden, sistemin başından bu yana en az bir kez fon dağılım değişikliği yapan sözleşmelerin oranı %26 iken, son bir yılda en az bir kez fon dağılım değişikliği yapılmış sözleşmelerin oranı %12 seviyesinde. Çok kaba bir hesapla sistemdeki sözleşmelerin yaklaşık 3/4’ü sisteme ilk girerken tercih edilen fon dağılımını koruyor..
3-Eş-dost-tanıdık vasıtasıyla bir şekilde ikna edilip BES'e girmiş olanlar, daha sonra katkı payı ödeme ve portföyünü yönetme konusunda istekli olmuyor, dolayısıyla portföyü de büyümüyor.
4-Son 3-4 yıldır yaşanan yüksek enflasyon ortamı ve hane halkının alım gücünün zayıflaması; BES’e katkı payı ödeme isteği olanların da gelir yetersizliği nedeniyle katkı payı ödeyememesine neden oluyor. Dolayısıyla portföyler de büyüyemiyor.
5-Bir taktik olarak birden fazla BES sözleşmesi olanlar var. Emeklilik dönemine kadar bu sözleşmelere katkı payı ödenmiyor, sistemde 10 yıl ve 56 yaş tamamlanınca maksimum devlet katkısını alabilecek katkı payını yatırdıktan sonra devlet katkısının tamamını almaya hak kazanıyor ve sistemden ayrılıyor.
Bu paylaşıma sosyal medyadan gelen yanıtlarda devlet katkısının katılımcılar tarafından yönetilemiyor oluşu, finansal okuryazarlık seviyesinin düşük oluşu nedeniyle katılımcıların birikimlerini yönetemediği, giriş aidatı ve kesintiler nedeniyle insanların birikim yapmaktan vazgeçtiği gibi nedenler ilave edildi. Bütün bu nedenlerin hepsinin sistemdeki birikimlerin düşük olmasında etkisi var. Zaten sistemden ayrılan katılımcıların tekrar sisteme katılma oranlarına bakıldığında BES’in uzun vadeli ve emeklilik hedefiyle birikim yapılmasına olanak sağlayan bir sistem olduğunun pek anlaşılamadığı görülüyor. Aşağıdaki grafikte görüleceği gibi sistemden ayrılan-tekrar giren katılımcı oranı çok yüksek. Örneğin; 2020 yılında daha önce sistemden ayrılmış katılımcılardan %16’sı tekrar sisteme dönmüş ve birikim yapmaya başlamış gibi görünüyor. Halbuki sistemden ayrılmalara karşı kesintiler ile, yüksek stopaj oranları ile kademelendirilmiş devlet katkıları ile fren konuluyor. Buna rağmen giriş-çıkış oranlarının bu kadar yüksek olması BES’i daha çok anlatmak, daha çok göstermek, daha fazla gündeme getirmek gerektiğini gösteriyor.