BİREYSEL EMEKLİLİK NEREYE EVRİLİYOR?
Uzayan ömürler ve gelişen teknoloji nedeniyle kamu zorunlu sosyal güvenlik sistemlerinin giderleri artarken gelirleri azalma trendinde. Oluşan açıklar genel bütçeden karşılanıyor olsa da sürekli artan bir eğilim gösteren sosyal güvenlik açıklarının finanse edilmesi giderek zorlaşıyor.
Bireysel emeklilik sistemleri, zorunlu sosyal güvenlik sistemlerinin tamamlayıcısı olarak tasarlandı. Önce gelişmiş ülkelerde uygulanmaya başlanan sistem, giderek gelişmekte olan ülkelerde de yaygınlaşmaya başladı. Bu konuda akademik çalışmalar da giderek artmaya başladı. Bireysel emeklilik sistemlerindeki son dönemdeki gelişmeleri ve arayışları 'Pension Systems in the Developing World: Current Challenges and Future Directions' (Gelişmekte Olan Ülkelerde Emeklilik Sistemlerinin İncelenmesi: Güncel Sorunlar ve Gelecek İçin Öneriler) isimli çalışmasında gündeme getiren araştırmacı ve doktora adayı Sayın Seda Peksevim ile konuştuk.
1- Seda Hanım kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
30 Kasım 1987 tarihinde İstanbul’da doğdum. Akademik eğitimime, Sabancı Üniversitesi Ekonomi bölümünde başladım ve 2010 yılında buradan mezun oldum. Ardından sırasıyla, 2013 ve 2016 yıllarında Galatasaray Üniversitesi Finansal Ekonomi ve Özyeğin Üniversitesi Finans Mühendisliği ve Risk Yönetimi yüksek lisans programlarını tamamladım. Özyeğin Üniversitesi’nde yaptığım yüksek lisans sırasında aynı zamanda üniversite çatısı altında bulunan Finansal Risk Yönetimi Laboratuvarı’nda çalıştım ve davranışsal finans, sistemik risk, ve emeklilik fonları ile ilgili projelerde yer aldım.
2017 yılında Boğaziçi Üniversitesi Finans bölümünde doktora yapmaya başladım. Boğaziçi Üniversitesi Finans Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde, İSTKA, MIT Üniversitesi, ve OECD kurumu ile beraber otomatik katılım sistemleri ve yaş bazlı fonların modellenmesi ile ilgili araştırmalarda görev aldım.
Şu anda da Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘Türkiye’deki Bireysel Emeklilik Sistemi için Yaş Bazlı Fon Geliştirilmesi’ adlı projede yer almakta ve doktora çalışmalarıma devam etmekteyim. Aynı zamanda, 2021 yılı itibariyle Avustralya’daki ‘Centre of Excellence in Population Ageing Research’ (Nüfus
Yaşlanması Araştırmaları Mükemmeliyet Merkezi) kurumunun araştırma takımında görev almaktayım.
2- Dünyada ve ülkemizde neden bireysel emeklilik sistemlerine ihtiyaç duyuluyor?
Ulusal ve uluslararası birçok çalışmada da vurgulandığı üzere, dünya nüfusu ciddi bir yaşlanma sürecinde. Şu anda, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler bu durumdan görece daha az muzdarip olsa da, bu ekonomiler çok daha hızlı bir yaşlanma sürecine girecekler. Konu ile ilgili yayınlanan son raporlara göre, gelişmiş ülkelerin 150 yılda tecrübe ettiği genç nüfustan yaşlı nüfusa geçiş sürecini, bazı gelişmekte olan ülkeler sadece 25 senede tamamlayacak.
3- Peki, nüfusun yaşlanması emeklilik sistemleri açısından neyi ifade ediyor?
Yaşlanan nüfus, devletlerin SGK planlarına yaptıkları transferleri artırmakta ve bu durumda bütçe dengesini bozarak emeklilik sistemlerinin finansal sürdürülebilirlilik fonksiyonuna zarar vermektedir. Örneğin, Brazilya ve Slovenya’nın, SGK sisteminden kaynaklanan transferlerden dolayı, 2050 yılı itibariyle, toplam bütçe açığının ekonomideki payının Maastricht kriterlerinin belirlediği maksimum oranın üzerine çıkması bekleniyor. Yaptıkları reformlar sayesinde, bazı Doğu Avrupa ülkeleri bütçe açıklarını sabit tutabilecek olsa da, onların da bu dengeyi kurmak için emekli maaşlarında kesintiye gitmeleri bekleniyor. Ülkemizde de bilindiği üzere durum çok farklı değil. OECD’nin son tahminlerine göre, Türkiye’nin kamu emeklilik sistemlerine yaptığı harcamaların GSYİH’ya oranı yaklaşık %7.
Özetle, şimdiki çalışanların vergileriyle gelecekteki emeklilerin maaşlarının karşılandığı kamu zorunlu sosyal güvenlik sistemleri neredeyse hiçbir ülke için sürdürülebilir değil. Dünyada etkin ve sürdürülebilir bir emeklilik modeli için özel emeklilik sistemlerine geçiş kaçınılmaz gibi görünüyor. Bununla ilgili olarak bazı ülkeler, SGK kesintilerinin bir kısmının özel emeklilik fonlarına aktarılarak finansal piyasalarda değerlendirilmesini dahi gündemlerine taşıdılar.
4- Başka ülkelerdeki bireysel emeklilik uygulamaları nasıl? Teşvikler nelerdir? Bu konuda ne söylemek istersiniz?
Vergi teşvikleri açısından baktığımızda, bir çok OECD ve Avrupa ülkesindeki bireysel emeklilik sistemlerinde özellikle katkı payı ve getirilerin vergiden muaf tutulduğunu görmekteyiz. Avustralya, Yeni Zelanda, ve Türkiye’de ise katkı payı ve getiriler vergilendirilirken, katılımcıların toplam birikimleri vergi muafiyeti ya da indirimlere tabi tutuluyor.
Finansal teşvikler açısından ise, özellikle Yeni Zelanda ve Çek Cumhuriyeti’nin oldukça cömert olduğu söylenebilir. Yeni Zelanda’da hem işveren katkı payı hem de devlet desteği ile gönüllü emeklilik planlarında yüksek katılım oranlarına ulaşıldı. Çek Cumhuriyeti ise, yüksek devlet desteği sayesinde gelişmekte olan ülkeler arasında gönüllü emeklilik planlarında %60’ların üzerinde katılım oranına sahip olan nadir ülkelerden biri.
Gelişmekte olan ülkelerde de yeni uygulanmaya başlanan otomatik katılım sistemlerine baktığımızda ise, özellikle Polonya ve Türkiye’nin, emeklilik katılımcılarına sunduğu başlangıç katkısı ve gelir sigortası teşvikleri ile ön plana çıktığını görüyoruz.
5- Dünyada bireysel emeklilik sistemlerinde uygulanmaya başlanan yenilikler nelerdir? Sistem hangi yöne doğru yol alıyor?
Otomatik katılım sistemi, gelişmekte olan ülkelerdeki emeklilik sistemlerine olan katılımı belli bir noktaya taşıyabilse de, birçok ülkede %60’ların üzerinde çıkış oranları raporlandı. Bu durumun en önemli sebebi, gelişmekte olan ekonomilerde düşük gelirli ve serbest çalışanlara ait nüfusun oldukça yüksek olması. İşte tam da bu noktada, bazı ülkeler tarafından emeklilik birikimlerini artırmak için kullanılmaya başlanan iki yeni davranışsal ve teknolojik uygulamaya değinmek isterim: ‘tüketim yoluyla tasarruf platformları’ ve ‘dijital mikro emeklilik araçları’.
Tüketim yoluyla tasarruf platformlarında, bireylerin seçili mağazalar veya perakendecilerden satın aldıkları ürünler karşılığında (ör. yiyecek ve kıyafet) yaptıkları ödemelerin belirli bir yüzdesi devletin anlaşmalı olduğu kurumlar tarafından emeklilik hesaplarına aktarılıyor. Diğer bir deyişle, katılımcılar günlük harcamaları üzerinden tasarruf ettiriliyor. Bu uygulamalar, Avustralya, İspanya ve Meksika tarafından aktif olarak kullanılıyor.
Dijital mikro emeklilik araçları ise, katılımcılara düşük tutarlarda ve kısa dönem aralıklarıyla tasarruf etme imkanı sunuyor. Bu mobil uygulamalar ile özellikle düzensiz bir gelir akışına sahip olan düşük gelirli ve serbest çalışan bireyler, esnek tutarlarda ve günlük ya da haftalık periyotlarda birikim yapabilme olanağı buluyorlar. Bu kapsamda, bazı sosyal girişim ve Fintech şirketleri, özellikle Afrika ve Asya ülkelerine yönelik dijital mikro emeklilik uygulamaları ile katılımcılarına hizmet vermeye başladı.
6- Bireysel emeklilik tasarrufların birikmesini sağlıyor. Ama bunun bir de geri dönüşü yani emeklilik süreci var. Bu konudaki çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz?
Bireylerin yeterli ve düzenli bir emeklilik gelirine sahip olmaları açısından portföylerinde anüite tipi gelir sigortasına sahip ürünler bulundurmaları oldukça önemli. Ancak, birçok ülke örneğinde görüldüğü üzere, anüite piyasalarındaki ürünlerin hem kompleks hem de yüksek maliyetli olması gibi sebeplerden dolayı, bu finansal araçlar yatırımcılar tarafından çok fazla tercih edilmiyor. Bu kapsamda, bireylerin yaşam süresi beklentilerine endeksli ve kupon ödemesi şeklinde emeklilik geliri ödeyen bonolar, anüitelere göre daha basit ve düşük maliyetli bir alternatif olarak emeklilik planlarında yer almaya başlayabilir.
*Para Dergisi’nin 4-10 Nisan 2021 tarihli sayısında yayınlanmıştır.